"Şems'in bütün yaratılmışlara karşı bir merhameti vardı. "Merhamet için adalet lazım." derdi. Benim gözümle onu göremeyenler, onun bir taş yürekli olduğunu sanırlardı.Oysa nerede ağlayan bir çocuk görse, yanına çöker o da ağlardı. Hayvanlara apayrı bir sevgisi vardı. 
      Konya'ya yaz gelmişti. Şems ile Meram bağlarına doğru gidip kuş sesleri dinlemeye karar vermiştik. Meram bağlarına doğru giderken bir adam eşeğine vuruyordu. Şems adamın elinden sopayı aldı ve bir kez onun sırtına vurdu.
Adam:
 - Ne yapıyorsun be adam, canımı yaktın!
- Onun da bir canı var. Şimdi anladın mı? 
- Ama o bir hayvan ve benim malım! Keyfim ne isterse yaparım. İster binerim, ister döverim.
- Kimse kimsenin malı değildir, hayvanlar da bizlerin malı değildir. Herkes Allah'ın emanetidir. Şu sünnet adına bıraktığın     sakalın sahibinden utan! Köpek yavruları ezilir diye, ordunun yolunu değiştirmedi mi? 
- Özür dilerim. Haklısınız gaddarlık yaptım.
- Bizden özür dileme, canını yaktığın hayvancağızdan dile!
- Ama nasıl? O bizi anlamaz ki...
- Git taze otlar koy önüne ve başını okşa, yeter.

Yolumuza devam ederken:
Şems'im! İnsanlar hayvanları nankörlükle suçluyorlar. Kendi nankörlüklerini onlara havale ediyorlar.
- Hayvanın nankörü, vefasızı olmaz. Hayvan fıtratı üzerine yaşar. İnsan, hayırsızlığını hayvanlara yükleyerek, kurtulduğunu sanır. İnsan yaratılışı üzerine yaşasa, sıkıntı yok. Bak hayvanlara, fıtratının dışına çıkıyor mu? Sen hiç miyavlamaya çalışan köpek gördün mü?
-Haklısın. Hiçbir hayvan, zevk alayım diye canlı öldürmez. Zorunlu olmadıkça, acıkmadıkça ve tehlikede kalmadıkça başka canlıya zarar vermez."

       Birkaç gün önce oğlumu kaybettim. Kimilerine göre sadece bir kediden ibaret...Benim için ise benimle birlikte uyuyan, uyanan bir an olsun yanımdan ayrılmayan, ağladığımı güldüğümü anlayabilen bir oğuldu. İnsan demeye utandığım birçok varlıktan daha değerliydi. Ne yazık ki kayıplar hayatın kaçınılmaz gerçeğidir. Bunu daha önce de birçok kez yaşamışlığım var evet.O yüzden canımın acısını hafife alıp, sanki çok duyarlılarmış gibi "İnsanlar açlıktan ölüyor... " gibi zaten farkında olduğum gerçekleri hatırlatan insanları bir türlü anlayamıyorum.Kendilerini merhametli, bilinçli, bir o kadar da duyarlı zanneden bu insanların farkında olmadığı onca şeye rağmen konuşmaya cüret etmeleri de çok cahilce geliyor bana. Kita'ya gelince...O sevginin, şefkatin farkında olarak varlığına devam etti ve sona ulaştı. Bu dünya zaten o ve onun gibiler için inanılmaz gereksiz.  Geride kalan ve sadece maddi dünyaya odaklanan insanlar için yapacak pek birşey yok. Dünya onların olsun... Nasılsa asla farkında olamayacaklar. Ne acı... 

Yorumlar