Uzun Zaman Sonra Film İzledim : La vie d'Adèle - Chapitres 1 et 2


     Artık çok fazla şey yapamıyorum. Buradaki "şey" oldukça kapsamlı aslında o yüzden  kelime ile sınırlandırmak istemedim. Herşey çok hızlı ve bir o kadar da anlamsız bir şekilde değişiyor. Bu süreçte hızlandırılmış bir şekilde yaşayıp gidiyoruz Yumi ile. Kafamızda çılgın planlar...Uygulamaya asla geçiremediğimiz. Bilinmezlik ne kötü. Yine de umarım uğraştığımız en kötü şey bunlar olur. 


                                                        

     Herneyse. Yine bir yaz klasiği ve klimadan çarpılıp rapor almışken, Firimin de tavsiyesi ile hasta yatağımda bir film izledim: La vie d'Adèle. Yönetmenliğini Abdellatif Kechiche amca yapmış. Başrollerinde de Léa Seydoux ile Adèle Exarchopoulos var. Film,  Julie Maroh'un Le bleu est une couleur chaude isimli çizgi romanından uyarlanmış ve ergenlik çağındaki bir kızın eşcinsel olduğunu keşfetmesinin ardından yaşadıklarını, efendime söyleyeyim kızların erkeklerle çıkmasına cinsel ilgi yönünde kendini inandırmış bir genç kız olan Adèle'in, kendi eşcinselliğini Emma'da bulmasını ve devamında yaşadığı olayları falan konu edinmiş. Şimdik haliyle filmde sansürlü sahne çok var. Çoğu insan, yorumlarından gördüğüm kadarıyla bundan rahatsız olmuş falan ama bence on numara filmdi. "Aşk dediğin ne şekilde yaşanırsa yaşansın ve tarafları kimler olursa olsun aynı bokun laciverti" mesajını vermiş yönetmen. 

      Bu arada film Cannes Film Festivali'nde Altın Palmiye ve FIPRESCI ödüllerinin sahibi olmuş iyi de olmuş. Ön yargılı değilseniz bir izleyin derim.


Kaynak: Vikipedi tabiki :)


Yorumlar